1 Mart 2010 Pazartesi

Haftanın ilk günü ve kayıp gül


Yeni ayın ilk iş günü…


Sabah gözlerimi açmaya zorlayan şey,diğer günlerin karanlığına inat unuttuğum perdeden sızan sıcacık güneşti.Güneşi memnun etmek adına güne gülümseyerek açtım kapımı.Sinir bozukluğu yaşamamla mutluluğum arasında geçen süre sadece on küsür adımdı.Bir gün öncesinden hazırladığım evrakları,sınıf etkinliklerini evde unuttuğum için,geri dönmek zorunda kaldım.Evden ikinci sefer çıktığımda güneşin benden pek memnun olduğu söylenemezdi:)O da unutkanlığıma aldırış etmeyenlerden...:)


Sabah,derslerin yoğunluğuyla geçiverdi hemen.Öğlen yine topluca yemeğe davetliydik.Teyzecik sevgisini katarak bize harika yemekler hazırlamış.Anlattığı hikayeyle iştahım kaçsa da,orada olabilmek mutlu etti beni…


Teyzecik de geçen sene gelmişti okuma kursuna.”Kafam almıyor işte!”dedikçe kızıyordum ona,böyle düşünme diye...Aile baskısıyla 13 yaşında evlenmiş.”Bu çocuk daha,vura vura adam edin!”demişler.Dayakla iyi bir ev hanımı,geç algılayan bir birey haline dönüşmüş.Bu yüzden okumak istese de çabuk unutuyor,söyleneni geç anlıyor.Eşi sanırım öldüğü için eşinin kardeşiyle evlendirmişler.Dokuz kız,bir erkek çocuğu olduktan sonra hastalıkları daha da artmış…Nasıl artmasın ki!


Köydeki her minik evin,büyük hikayeleri var.Benimse duygusal tarafım fazla gelişmiş olacak ki çok çabuk etkileniyorum hayatlardan…


Neyse hüznü dağıtalım:)




Her çocuk patates baskısı yapmıştır okul hayatı boyunca:)Biz de bugün yapalım dedik.Kuzucuklar abartısız bir kilo poşetle geldiler sınıfa.”Hiii bunlar ne,yemek mi yapacağız?”dediğimde güldüler hepsi.Kimi zaten patatesleri kızartmalık soymaya başlamış bile:)İşin tuhaf yanı,ben patatese şekil vermeyi unutmuşum.Yaptığım ağacı bir şeye benzetemeyince,elimde patateslerle müdür yardımcımızın odasına gittim”Bana şekil yapar mısın?” diye:)Sağolsun hem bolca gülümsedi halime,hem de yardım etti.Bir etkinlik daha böylece tamamlanmış oldu.Patatese şekil verememe beceriksizliğim de kanıtlanmış oldu…




Okulda bolca vaktimiz olduğu için kitap okumaya vakit ayırabiliyoruz.Öğlen aralarında hele de dışarıda güzel bir hava varsa masaları dışarı atıp hem güneşin tadını çıkarıyoruz,hem de kitaplarımızı sıcacık çaylarımızla okuyabiliyoruz.Okumayı istediğim kitaplardan birini arkadaşımda görünce”ben de okumalıyım”dedim.Kitabını bitirdikten hemen sonra verdi okumam için…


Kitabımın adı Kayıp Gül…Kitap hakkında bir çok yorum yapıldı.Genç romancı Serdar Özkan’ın ilk romanı bir çok dilde okuyucusuna sunulmuş.Ben de okuduktan sonra fikir sahibi olacağım…


Evet şimdi okuma vakti…

11 yorum:

bir güzel çift dedi ki...

kayıp Gül ü okuduktan sonra yorumlarını bekliyorum arkadaşım...güzel bir hafta dilerim sana..

oyumben dedi ki...

Kayıp gülü okumak akabinde koklamak istiyorum.

oyumben dedi ki...

Ha bi de blogspot a geçmen harika olmuş demek istiyorum. oh.

Sihirli Yazılar dedi ki...

Teyzecik'in dramı dikkatimi çekti de...

"Dayakla iyi bir ev hanımı,geç algılayan bir birey haline dönüşmüş."
"Eşi sanırım öldüğü için eşinin kardeşiyle evlendirmişler."

Ne hayatlar var değil mi? Anadolu böyle hayatlarla dolu aslında. Üzücü, gerçekten de iştah kaçırıcı hayatlar. Ama biz ne dersek diyelim, böyle hayatlar yaşanmaya devam edecek. Yapabileceğimiz pek birşey yok sanırım.

Kayıp Gül'ü okumuş değilim. Güzel bir romana benziyor. Uluslararası best seller olduğuna göre...
Sevgiler Ezgicim. Mesleğinde kolaylıklar dilerim.

ezgilimelodi dedi ki...

birgüzelçift;hemmen okuyup paylaşmak istiyorum...
oyumben;kokladıktan sonra yeme sakın:)))
sihirliyazılar;evet,yaşanıyorlar bizden habersiz...
teşekkürler...

elif dedi ki...

kitapla ilgili düşüncelerinizi bende merak ediyorum.
mesleğiniz zor gerçekten bide zor memlekette daha zor oluyor herşey allah yardımcınız olsun ama doğuya hiç gitmemiş biri olarak isterdim bende bi süre oralarda kalmak, tanımak, fikir sahibi olmak.bence oralarda edinilen tecrübenin hayat boyu faydası olacak size...

Dalgaları Aşmak dedi ki...

"Güneşi memnun etmek adına güne gülümseyerek açtım kapımı..."

Ne kadar güzel ve sımsıcak bir cümle bu :)

sevgiler

ezgilimelodi dedi ki...

Naz İrem;Hemencecik paylaşmak istiyorum ben de yorumu:)Bu arada çok doğuda değilim.Karadenizin doğusundanım:))
Dalgaları aşmak;Güneşi memnun etmeliyiz ama değil mi?Küsmesin bize:)

Unknown dedi ki...

Kayıp gülü yeeni okudum ..
Türk edebiyatından ziyade simyacıyı okumuşsundur sanırım o tarz bir eser olmuş .Güzel akıcı birazda esrarlı bir kitap oku ve gör diyelim dahada fazla anllatmayalım...
siz Karadenizdemi öğretmenlik yapıyorsunz? neresindesiniz?öyle bir izlenim edindim.

sevgilerimle

bilge dedi ki...

kayıp gülü okumadım okuyacaklarım listesine hemen aldım malesef anadolu da çoğu durum bu teyze gibi mal bölünmesin diye kocası ölünce kocasının kardeşine nasıl bir zihniyetse bu çok akıcı bir yazıydı emeğine sağlık sevgi ve dostlukla..

oyumben dedi ki...

Tadı da güzelmiş ehi.