6 Mart 2011 Pazar

Çocuklarımm,kuzucuklarımmmm:)

Yüzümü iki elim arasında sıkıştırıp sevimsiz bir hale bürünürdüm,çocuklara bir şeyleri öğretemediğim zaman...
Meğer öğreniyorlarmış...
Bu hafta benim için yoğun geçti.Eğitim müfettişleri tarafından denetlendim...
Yalnız bu seferki daha değişik bir teftişti.Ben değil,kuzucuklar zorlu bir teste tutuldular...
Derslerde nelerin işlendiğini sordu önce.Bizimkiler sıraladılar:
"En son oran orantı işledik örtmenim!"
"Nerede kullanırız biz bunu?"
"Limonata yaparken,ha bir de pilav:)."
"Nasıl yani?"
Biz limonata yaptık sınıfta örtmenim.Öğretmenimiz 7 limondan 14 kişiye limonata çıkardı.İşte oran budur."
Gülümsedim.O gün bildiğin limon bahçesi gibi koktum:)Canım beniiiim,dedim içimden...
Biz Elektrik de öğrendiiiiiiik!
Sınıfta deney yaptınız mı?
"Tabii ki!Ama komik bir şey oldu,garip deneyler de yaptık:)"
"Peki herkes müzik,beden eğitimi ve görsel sanatlar dersinde neler yaptığını yazsın!"dedi...
Bunu duyduğumda üzüldüm.Bu güveni öğretmenler olarak verdiğimizi sanıyordum.Müzik dersinde matematik işleyecek değildim...
Hepsi bir gayretle yazmaya başladılar.Bir tanesi gaza gelip flüt bile çaldı:)
Sınıfta herkes beni yüceltmek için elinden gelen çabayı gösterdi...
Gurur duydum onlarla...
Yazıları incelerken"Hepsinin yazıları bir olmalı!"diye bir söz işittim...
Sistem gereği çocuklara bitişik el yazısı öğretiyoruz.Estetik görünen bu güzel yazı adı üstünde "el yazısı"olduğu için,içinde elin karakterini barındıran bir yazı haline dönüşüveriyor.Ama dağıtılan ders kitapları ayrık yazı olduğu için çocuklar yazarken zevk almıyorlar.Şuan Amerikan filmlerinde dahi yazı yazarken muhteşem bir el yazısı sergileyerek insanları özendirebiliyorlar.Bizde böyle durum olmamakla birlikte herkesin yazılarının inci gibi olması bekleniyor...
Açıkçası zorlamadım onları.Anlaşılır olması benim için yeterliydi...
Neticede dersim,öğrencilerim,hatta masamın üzerindeki okuma kitabım beğenildi...
Ama ben bana yapılan takdiri değil,öğrencilerimi,verdiğim dört yıllık emeği daha çok sevdim...
Güzelliklerin üzeri bazen tozlu olabiliyor;üflemeli,gerçeği görmeli insan...



6 yorum:

Newbahar dedi ki...

Sen onları, onlar seni seviyor Ezgim...

Bak ne mutlu sana yüzünü kara çıkarmamışlar.
Müfettişeri hep huysuz, aksi ters adamlar olarak düşünürüm ben:)

Anlamazlar onlar ne öğretmenin ne öğrencinin halinden.

Sevgiler canım

denizzgozlumm dedi ki...

Ne mutlu sana..

Keske herkesin hayatinda böyle güzel ve mutlu anlar olabilse..

Allah herdaim emeginin karsiligini kat kat fazlasiyla geri verir insallah böyle güzellikler yasatarak..

Sevgiyle ve (u)mutlu kal..

Sedencik dedi ki...

limonata örneğiyle öğrencinin aklına,ruhuna en önemlisi hayat pratiğine oran -orantıyı bu kadar başarıyla sokan bir öğretmeni can-ı yürekten tebrik ediyorum Ezgicim...
ve senin kuzuların bu değer bilir yanlarınıda tebrik ediyorum:)
denetleyenin
''hepsi bir olmalı yazının''
cümlesi tuhaf ve rahatsız edici...
sonra ne var sırada...
saçlar aynı uzunluk ve renkte boylar aynı gözler aynı mı...
kimliksizleştirerek biat mı istenen...
çocuk bu yaşlarda kazanacak ilerde kendini ifade edecek olan yazı stilini...
kimbilir belki o olacak sıradanlığın perdesini aralayan...
gerçekten tekrar yürekten tebrikler...
sevgiyle...

acartolga dedi ki...

Ankara'da kar var, yollar kapalı, ellerimi duyumsayamıyordum soğuktan...
Yazını okuyunca iliklerime kadar ısındım Ezgicik.
Öğrencilerinle aranda bir "büyülü bağ" var; bu bağa ilişkin yazacağım tüm yorumlar yetersiz kalacaktır. Bu kez yorumumu "sevgiler" sözüyle bitirmeyeceğim:
Saygılar...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Ben hiç sevemedim elyazısını nedense Ezgi'cim, biz ççok zorlandık geçen sene ...

didem dedi ki...

Aferim kuzulara. Bak demek ki ogremenlerini ne cok seviyorlar canla basla en iyisini yapmaya calismislar.