18 Ocak 2012 Çarşamba

Veda...

Pazartesi akşamı çıkan fırtına ile okulların tatil olacağını düşündük.Olması gereken de oydu çünkü...Önceki gün yine bizim gibi köyden gelen bir okul servisi kaza yapmış,iki öğrencinin ölümüne neden olmuştu.Üzüldük;olanlara,halimize,taşıma ile süren eğitim düzenine...
Kaymakam sadece şehir içini gezmiş olacak ki,tatil olmadı okullar.Yollar çok iyiymiş!Biz yine yolda kaldık.Şoförümüz arabasına zincir sararken ona yardım etmeye çalışan öğretmen arkadaşlar birer birer düştüler yolda.Ağlanacak halimize güldük:)

Yarın okuldaki son günüm...Öğrencilerim ağladı,öğretmen arkadaşlar ağladı..
Köyü son kez dolaşayım dedim,veliler de ağladı...
Kimi elime tutuşturdu tuzsuz yağı,kimi ördüğü süslü patiği,kazağı...
Bir tanesi de çekti kolumdan"yedirmeden bırakmam!"dedi,yanımda yanan soba gibi ısındı içim,biraz da sızladı...
Hani canavardı ya benim öğrenciler,vallahi hepsi  oldu kuzu...
Sarıldık,şarkılar söyledik,kar topu oynadık...
Beş yıllık emeğin karşılığı can-ı gönülden sarılan kollarmış.Sevilmişim,çok sevmişler beni..
Ben de sevdim hepsini,herkesi...
Ve artık şimdi veda vakti...
Görüşünceye dek,hoşkalın...
Sevgiyle...

Ezgilimelodi

10 Ocak 2012 Salı

Geçen Zaman...


Üniversiteden 2005 yılında mezun olmuştum.20 yaşın verdiği özgüvenle"erkenden başlarım işime,kim tutar beni!"dedim.
Atanamadım...
Babam,benim ders çalışmam gerektiğini söyleyerek öğretmenlik yapmamı istemedi.
Yaptım..
İlk deneyimim birleştirilmiş sınıflı bir köy okulu oldu.
Dönem sonunda girdiğim sınav sonucunda iyi bir puanla yine atanamadığımı öğrendiğimde yıkıldım.
İkinci kez ücretli öğretmenliğe başvurdum.
Bu sefer Milli Eğitim binasına doğru giderken ağlıyordum.
Çok ağladım...
Ücretli çalıştığım okula sözleşmeli öğretmen olarak atandığımda boş yere ağladığımı anladım.
Hep geç anlarız...
Kuzularla tanıştım.Gerçektende kuzu gibiydiler.Benden önceki öğretmenleri fazlasıyla hırpalamış onları.Korkmuşlar..
Bana sordukları sorular,yaşamları,köy hayatı benim bu blogu açmama vesile oldu.
Ben yazdım siz okudunuz..
Hani insanın içine işler ya,işte öyle işledi yaşamları bana,size,onlara...
Sanki benimle yaşadınız...
Ve şimdi köy masalını ardımda bırakıp,yeni masallara doğru yola çıkacağım.
Belki böyle dolu olmayacak,ama biliyorum ki içinde çocuk olan her masal masum olacak...
Bir köy masalı,Bir İzmir masalına dönüşecek...
Sevdiklerimi geride bırakacağım belki ama özlediklerime de kavuşacağım...
Yeni bir başlangıç...
İzmir...
Kutlayan,mesaj ve mail atan herkese çok teşekkürler.Yürekten sevindiğinizi iyi biliyorum.
Ben de sizi seviyorum
:)

4 Ocak 2012 Çarşamba

:)

Hıhı,yine öksürüyorum.Doktora gittim,nasıl geçer bu hastalık dedim,"Mesleği bırakırsan!"dedi.
Oldu!..
Yine beni güldüren bir okul anısı daha...
Soru bizim okulun en miniklerinden:
-Öğretmeniiiiim,dolma kalem yeşil mi yazar?
-Yoo,niye ki?
-E hani dolma yiyoz yeşil ya,yazarken de yeşil mi diye merak ettim
:)))


Eldivenleri ile yazı yazan kuzuya "Neden eldivenlerini çıkarmadın?"dediğimde gösterdi minik ellerini...
Sobaya değen eli yanmış,su toplamış.Anlatmamış acısını;anlatsa kalabalık evde kim dinleyecek onu?!
Dolaptaki malzemelerle elini pansuman etmeye çalıştım.Acısı dinsin istedim..
Sahi,kaç çocuğa doktor,hemşire olduk biz?
Kiminin eline batan dikeni çıkardık,kiminin kanayan burnunun kanına bulandık...
Ellerine yaktıkları kınada bile öncelik bizim isimlerimizin baş harfi oldu...
Güldüren,öfkelendiren,dengemi şaşırtan çocukların içindeyim...
Belki de az kaldı...
Onu da anlatırım
Sonra...