8 Mart 2013 Cuma

Sınıf..

Sakız çiğniyorlar derste...İzin veriyorum.Bilimsel araştırmalar dahi sakızın aslında motive edici bir unsur olduğunu söylüyor..
Yenilsin,içilsin,kokmadığı sürece sıkıntı yok:)
Yazılı kurallarım yok,sınıfımda asılı değil.Sözlü kuralların öğrenciler tarafından belirlenmesinden yanayım.İhtiyaçtan doğsun kurallar,öyle olsun istiyorum..
Yüzüme kusma şartıyla püskürtülen "okul sütü"nden sonra,sabahları aslında sütün mide bulandırabileceğini kavrıyorum.Varsın diledikleri zaman içsinler.
Beş yaşındaki bir çocuğun tuvaletini yapamayacağı anlar da olabiliyor,ben de kendi çocucuğummuş gibi altını temizleyebiliyormuşum.Açıkçası yapamayacağımı düşünürdüm..
Öğretmeni karşısında küçük adamın özgüvenini sarsan sisteme buradan selam olsun!
Kırk dakika oturdum sıralarında,sırtım ağrıdı,yoruldum.Kalemlerini açmaları için izin veriyorum.Yürüsünler,dayanılacak gibi değil o sıralar anlayabiliyorum..
"Beni dinleyiiiiin,tahtaya bakııın"lar yok.Tahtaya bakmıyorlarsa sorun bendedir.Patlatıyorum bir tekerleme,ya da bir şarkı..Boncuk boncuk bakıyorlar,belki de korkuyorlar:)
En kötü resim de panoda,ilk yazdıkları mektup da..
Olsun "Öretmenim"diye yazarlar,çünkü öğretmediğim bir "ğ"sesi var:)
Birinci sınıf onlar.Şimdiden aslında ne kadar da sıkıntılı bir eğitim hayatları olacaklarını hissettirmemeye çalışıyorum..
Çünkü neresinden tutsan elinde kalacak...
Biraz daha sabır,kaldı işte dört harf...