Sadece birkaç gün yaşadı kelebekler… Ve aşkın ne demek olduğunu, insandan daha iyi bildiler… Aşkın bir ateş olduğunu, yakıp kül ettiğini anladılar ve ateşe pervane oldular. Dört kelebeğin öyküsüdür Dört kelebek ateşin gerçek sırrına ulaşmaya karar verirler… İlk kelebek ateşin uzağından geçip gelir ve şöyle der “Ateş aydınlatan bir şeydir.” Bu gerçeğin tam bilgisi değildir… İkinci kelebek ise ateşe biraz daha yaklaşıp döner ve şöyle der “Ateş ısıtan bir şeydir.” Bu da gerçeği anlatmak için eksiktir… Üçünü kelebek ateşe iyice yaklaşır, alevler kanatlarına değer geçer ve döndüğünde, “işte ateşin gerçek bilgisi” der, “ateş yakıcı bir şeydir.” Dördüncü kelebek bununla yetinmez. Ateşin çevresinde döner, dolanır, kavrulur ve birden bire ateşin içine dalarak bir an parladıktan sonra, alevlerin içinde görünmez olur… Ateşin gerçek bilgisini anlayan tek kelebektir o… Ancak bunun artık diğerlerine anlatacak durumda değildir. Anlatmasına gerek de yoktur… Hiç kimse ateşin ne olduğunu başkasının anlatmasından öğrenemez... Ateşe ancak dokunarak öğrenilir, onun ne olduğu… Hepimiz bu öyküdeki dördüncü kelebek olmayı düşlüyor ama ömrümüzü diğer üç kelebek gibi tamamlıyoruz. Sadece birkaç gün yaşadı kelebekler… Ömrünce gerçek aşkı bulamayan insana inat ateşin aşk olduğunu ve aşk için yanmayı bilerek…
( Bu hikaye sizin de bildiğiniz gibi, noktasına, virgülüne kadar bir alıntıdır. Gerçi, hikayeye göre, 'aşk' üzerine kim, ne söylediyse, söyledikleri sadece bir alıntıdan ibaretse de! Neyse, sanırım, boşa bu kadar kürek çekmek yeter)...
Güncelliğini asla kaybetmeyecek bir konu... ve her daim etrafında dolanacak enayi kelebeklerin olacağı bir duygu.. Ancak, her ne kadar akıl yaşta değil başta dense de bu, epeyce yol almış bir yaşın başında akıl olmayacağı anlamına gelmez sevgili ezgi!!.. :)) O nedenle ve kesin ve telafisiz ve asla itirazları kabul etmeden diyorum ki: AŞK, KAVUŞMASIZ GÖNÜLLERDE HÜKMÜNÜ İCRA EDEN, KAVUŞULDUĞUNDA İNTİHAR EDEN, VE HER İKİ DURUMDA DA İNSANI PERİŞAN EDEN BİR DUYGUDUR..
ELİF;İnşallah bir daha can sıkıcı bir hastalık yaşamaz İrem...
HASRET SENFONİLERİ;İliklerime kadar hissettim her bir kelimeyi,bu kadar güzel açıklanamazdı aşk... Kavuşamadığım için sürmekte aşk...Ya kavuşunca??Bambaşka bir şeye dönüşsün istiyorum;çünkü uzaklık da canımı yakıyor...
Eğer sevgili Hasret Senfonileri, itirazları kabul etseydi, biraz da olsa itirazlarım olurdu ama, madem kabul etmiyor, etmem olur biter :) Günayaydın Ezgi öğretmen, günayaydın herkese, saygılarımla...
Allah'in bir insanin gönlüne yerlestirebilecegi en güzel seydir bu.. bir degil binlerce yüzü olan.. insani en uc noktalarda gezdiren.. mutlulugun zirvelerinde dolastiran, ama ayni zamanda gözyaslariyla dolu uzun geceler gecirten..
ask.. sevdigine baktiginda, ona sarildiginda dünyayi sana cennetmis gibi hissettiren bir duygu..
hasret duyulan bir ask, aciyla daha cok birlestigi icin, aski cok daha yakici bir sekilde yansiyor elbet.. ama sirf bu yüzden onu sadece hasret ceken gönüllere münhasir kilmak bence büyük talihsizlik..
cok tesekkür ederim, gercekten hos buldum :) blogunu bir süredir takip ediyorum, ve cok begeniyorum.. siftahi yapmis oldum, artik daha sık yazarim insaallah :))
16 yorum:
:))
Csnım benim bu uzmanlık sorusu ben almayım sadece müziği dinliyorum ..)
Daha kolay sorularda görüşmek üzere öptüm gül yanklarından ..)
4 kelebek hikayesi
Sadece birkaç gün yaşadı kelebekler…
Ve aşkın ne demek olduğunu, insandan daha iyi bildiler…
Aşkın bir ateş olduğunu, yakıp kül ettiğini anladılar ve ateşe pervane oldular.
Dört kelebeğin öyküsüdür
Dört kelebek ateşin gerçek sırrına ulaşmaya karar verirler…
İlk kelebek ateşin uzağından geçip gelir ve şöyle der
“Ateş aydınlatan bir şeydir.”
Bu gerçeğin tam bilgisi değildir…
İkinci kelebek ise ateşe biraz daha yaklaşıp döner ve şöyle der
“Ateş ısıtan bir şeydir.”
Bu da gerçeği anlatmak için eksiktir…
Üçünü kelebek ateşe iyice yaklaşır, alevler kanatlarına değer geçer ve döndüğünde, “işte ateşin gerçek bilgisi” der, “ateş yakıcı bir şeydir.”
Dördüncü kelebek bununla yetinmez.
Ateşin çevresinde döner, dolanır, kavrulur ve birden bire ateşin içine dalarak bir an parladıktan sonra, alevlerin içinde görünmez olur…
Ateşin gerçek bilgisini anlayan tek kelebektir o…
Ancak bunun artık diğerlerine anlatacak durumda değildir.
Anlatmasına gerek de yoktur…
Hiç kimse ateşin ne olduğunu başkasının anlatmasından öğrenemez... Ateşe ancak dokunarak öğrenilir, onun ne olduğu…
Hepimiz bu öyküdeki dördüncü kelebek olmayı düşlüyor ama ömrümüzü diğer üç kelebek gibi tamamlıyoruz.
Sadece birkaç gün yaşadı kelebekler…
Ömrünce gerçek aşkı bulamayan insana inat ateşin aşk olduğunu ve aşk için yanmayı bilerek…
( Bu hikaye sizin de bildiğiniz gibi, noktasına, virgülüne kadar bir alıntıdır. Gerçi, hikayeye göre, 'aşk' üzerine kim, ne söylediyse, söyledikleri sadece bir alıntıdan ibaretse de! Neyse, sanırım, boşa bu kadar kürek çekmek yeter)...
HEMDE NE ZALİM
aşk nedir bilmem ama şarkıya bayıldım=)
Aşk...
Ne yazsam şimdi? Ancak yaşayanın bilebileceği bir "Şey" desem..
Üzerine çok yazılabilir ama kendime saklayayım.
Şarkı çok güzelmiş.
Aşka dair bir şeyler söyleyebilmek biraz iddialı bir durum!
şarkıyı dinlemek en iyisi...
ilk kez duyuyorum...ilginç sözler...
paylaşım için teşekkürler sevgili ezgicim...
GÜL:Yüz kişiye sorduk;onlar da Ezgi gibi düşündüler:))
Ben de sımsıcak günler diliyorum,zira donuyoruzzzzzzz...
ADIMADSIZ;Çok güzeldi okumak,ilk kez okudum ve sayfamda yer alması hoşuma gitti...Teşekkürler:)
IŞIL;Güzel şey ama:))
KENDİMCE;Güzel değil mi?Uğra dinle her zaman:)
NİHANSU;Ve her canda ayrı bir tarifi var...Ayrı bir tadı...
ESMİR;İtiraf etmeliyim ki ben de öyle düşündüğüm için koydum şarkıyı sayfama:)
Teşekkürler...
aşkın tanımı değişiyor dönem dönem benim için ,bir annenin hasta yavrusuna baktığında içinin titremesidir bu aralar
Güncelliğini asla kaybetmeyecek bir konu... ve her daim etrafında dolanacak enayi kelebeklerin olacağı bir duygu..
Ancak, her ne kadar akıl yaşta değil başta dense de bu, epeyce yol almış bir yaşın başında akıl olmayacağı anlamına gelmez sevgili ezgi!!.. :))
O nedenle ve kesin ve telafisiz ve asla itirazları kabul etmeden diyorum ki:
AŞK, KAVUŞMASIZ GÖNÜLLERDE HÜKMÜNÜ İCRA EDEN, KAVUŞULDUĞUNDA İNTİHAR EDEN, VE HER İKİ DURUMDA DA İNSANI PERİŞAN EDEN BİR DUYGUDUR..
(alıntı değildir!!!)
Libidal saplantıdır :)))
şarkı çok güzeldi sevgiler canım
Benim için zevkti, ben teşekkür ederim :)
ELİF;İnşallah bir daha can sıkıcı bir hastalık yaşamaz İrem...
HASRET SENFONİLERİ;İliklerime kadar hissettim her bir kelimeyi,bu kadar güzel açıklanamazdı aşk...
Kavuşamadığım için sürmekte aşk...Ya kavuşunca??Bambaşka bir şeye dönüşsün istiyorum;çünkü uzaklık da canımı yakıyor...
DALGALARI AŞMAK:))))Dinleyelim hadi:)
ADIM ADSIZ::))
Eğer sevgili Hasret Senfonileri, itirazları kabul etseydi, biraz da olsa itirazlarım olurdu ama, madem kabul etmiyor, etmem olur biter :) Günayaydın Ezgi öğretmen, günayaydın herkese, saygılarımla...
Allah'in bir insanin gönlüne yerlestirebilecegi en güzel seydir bu.. bir degil binlerce yüzü olan.. insani en uc noktalarda gezdiren.. mutlulugun zirvelerinde dolastiran, ama ayni zamanda gözyaslariyla dolu uzun geceler gecirten..
ask.. sevdigine baktiginda, ona sarildiginda dünyayi sana cennetmis gibi hissettiren bir duygu..
hasret duyulan bir ask, aciyla daha cok birlestigi icin, aski cok daha yakici bir sekilde yansiyor elbet.. ama sirf bu yüzden onu sadece hasret ceken gönüllere münhasir kilmak bence büyük talihsizlik..
ADIM ADSIZ;:)Günün güzel geçsin...
KİRAZ ÇİÇEĞİ;Hoş geldin...Güzel yorumun için teşekkür ederim Kiraz Çiçeği...Çok haklısın...
cok tesekkür ederim, gercekten hos buldum :) blogunu bir süredir takip ediyorum, ve cok begeniyorum.. siftahi yapmis oldum, artik daha sık yazarim insaallah :))
Yorum Gönder