24 Kasım 2011 Perşembe

ÖĞRETMENİM BEN!!!

"Devamlı değişen müfredat ile, kafası karışan bir bedenim ben.
 Çırpınıp bir şeyler vereyim diye eriyen, tükenen ve bitenim ben...Tatili herkesçe dile dolanan, geçim derdi ile aklı bulanan, susuz, yolsuz dağ köyüne yollanan, itiraz etmeden de gidenim ben.. 8-5 memurun gözüne batan, kimisine göre yan gelip yatan, İlim düşmanıyla muhatap olup,... gençliği bir dağın başında kalıp, her eylül ayında umut...la dolup, sonra yavaş yavaş tükenenim ben.. Bir harf vermek için binbir film çevirip, öğretince çocuk gibi sevinip, 8 ay uğraşıp dönüp devinip, 10 dakikaya teftiş edilenim ben...Kimsesizim, ağam da yok dayım da, bir seçimde varım bir de sayımda, senede bir defa kasım ayında, yalandan kıymeti bilinen bir garip memurum, ÖĞRETMENİM BEN!!!!!!"


Takım elbisesiyle intihar eden de öğretmen,kansere yenik düşen de...
Eşinden,çocuğundan ayrı kalan da öğretmen...
Bir olan,birlik olan,birlikte toprağın altında kalan da öğretmen...
Hediye veremediği için utanan;sebebini de annesinin hasta olmasına bağlayan
getirdiği lif ve çorap ile havalara uçan çocukların da sahibi öğretmen...
Atamadılar!
Attılar,unuttular...
Mesleğine kavuşamayan bütün öğretmen arkadaşlarıma sabır diliyorum...





15 Kasım 2011 Salı

Kayıp Balık:)

Uzun zaman oldu yazmayalı,ortalardan kaybolalı…
Kayıp balık gibi hissediyorum kendimi,belki de böyle olsun istiyorum:)
Aslında nereye gideceğini bilemeyen bir balık gibiyim.İki ayrı şehirde iki ayrı düzen kurmaya çalışıyorum.Yoruluyorum,yoruluyorum ve yine yoruluyorum…
Bayram öncesi hastalıkla boğuştuğum için benim yeni öğrencilerimden birisi”öğretmenim bedene çıkak da sen de kafanı dinle!”dedi.Kafamı dinlemeye ihtiyacım olduğunu çok iyi biliyorlar
Kafamı dinlemek istiyordum.Kurban Bayramı tatilini uzatıp güzel İzmir’e doğru açtım yelkenimi.İyi de etmişim,gidince anladım:)
İzmir’in ılık-tatlı havası,akraba ziyaretleri,Kuşadası,bolca yemek:)ve sevdiklerimle olmak bana çok iyi geldi.
Dönüşte uçağı kaçırma korkusu yaşasam da gittim,geldim çok şükür…
Buralarda kar var yine…Sabah okul servisini beklemek işkence haline dönüştü.Yol üstünde havlayan köpekler beni uykumdan ediyor.Uykulu uykulu”size dee günaydıııın!”diyorum onlara,arabadakiler bana bakıp gülüyorlar.
Bazen öğle arasında yemek için şehirden simit alıyordum.Elimde poşetle okula girerken bir şeyi unutmuşum;çocuklar elimdeki o poşeti görüyorlar!
Bunu elime bozuk para tutuşturan çocukları görünce anladım.
Ehh onların da canı simit istiyor,para veriyorlar bana kendilerine simit almak için…
Dikkat edemiyorum bazen,onların neye odaklandığını bilemiyorum.
Artık canım simit istemiyor…
Soğuyorum
Üşüyorum da…
“Serenad”,”İskender” ve şimdi yeni okumaya başladığım “Od”…
Hepsi de ayrı bir tat bırakıyor bende…
Kitap okumayı hızlandırdığım için mutluyum…
Özetle;üşümek,soğumak,mutluluk,yorgunluk ve kaybolmak
Bu aralar bunlarla meşgulum.
Ya siz?