29 Kasım 2010 Pazartesi

Gülümsemek Üzerine



"Hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme,üzgün olduğunda bile.Gülümsemene kimin ne zaman aşık olacağını bilemezsin".(Ne kadar doğru bir söz,yaşadım ve biliyorum:))
*Gülümsemek böyle bir şeydir işte:Taşı suya attığımızda yayılan dalgalar gibidir,yüzden yüze yayılır.
*Bölüğe yeni yüzbaşı gelmiş,daha kendi gelmeden ünü gelmiş:"Çok takıntılı adamdır,dikkat edin!"
Bölük komutanı askerleri toplamış.
Adım Ahmet KIRÇ,soyadımdaki "R"yi unutanı yakarım!"Herkes stres içinde.Beş gün sonra  bir askeri çağırmış."Söyle,ne benim adım soyadım?"Asker titremiş ve kekelemiş
"Ahmet GÖRT!"
Kendisiyle barışık olmayan insanlar dünyaya gülümsemezler...
*Ne gülüyorsun deli gibi"deriz ya;aslında psikolojik problemi olanların %90'ı somurtur.


Ahmet Şerif İzgören'in "Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır"kitabından alıntıdır yazdıklarım.
Gülümsemeyi unutan bir toplum olduğumuzu düşünüyorum.Ve ben neredeyse kahkahalarımın tümünü sınıfımda harcıyorum.Her şeye gülebilen yapıları var onların.Onlar gülüyor,ben de gülüyorum.Olur da uzaktan seyreden birisi olursa"şüphe ediyorum öğretmenliğinden"diye iç geçirebilir:)
Sordukları sorular,dişlerine bulaşmış şeker boyaları,benzetmeleri,dizileri yorumlamaları ve sınav kağıtları:)
Bir öğretmen arkadaşın sınav kağıdına bakıyorum.Soruda "arkadaşın defterini yırtsa,ne düşünürsün?"gibi bir cümle vardı.Doğrucu kuzu"üzülürüm,saçını yolarım"cevabını yazarak yaptığı davranışının yanlış fakat verdiği tüm cevapların içtenlikle yazıldığını ispatlıyor.:)
Bu gün başımı kaldırdığımda Ersin'in bana baktığını gördüm.Gözümü kırparak gülümsedim.
"Ürtmenim sanki sağ kulağınız yapışık,sol kulağınız ayrık"dedi.
Hemen sınıfta bir gürültü koptu:
Hayoooor bikerem öğretmenimizin kulakları çok güzel:))
Saçları da kırnışıkkk(Kıvırcık:))
Gözleri de mavi olmuş(Göz farı:))
Tırnakları da fazla beyaz(Buna çok güldüm:))
Bir dakika içerisinde benim hakkımda birçok şey yorumlanıyor,bakakalıyorum yüzlerine:))Dersi kaynatmanın farklı şekilleri bunlar:))
Hayatımın renkleri:)
Özetle,yaşamın zorlukları karşısında küçük sevinçler yaratabilmektir gülümsemek...
Gülmeli,deli deseler de:))...
resim:Özellikle Japon çizgi karakteri gibi görünen gözlere dikkat:))Evet,gülümserken kısılıveriyor gözlerimiz,büyük küçük:))

26 Kasım 2010 Cuma

"Dalgaları Aşmak" beni Mimmmmlemek istiyor:)



Beni mimlerine dahil eden "Dalgaları Aşmak"
Bu mim olayını birlikte yürütelim diyorum ne dersin?:)
Seni sevdiğimi söylemek istiyorum:)
Cevaplarımla değil de hislerinle beni tanıdığını ve sevdiğini düşünüyorum.Bilmem ne dersin?:))
1- En sevdiğiniz kelime: Canım.

2-Nefret ettiğiniz kelime:"Ben sana demiştim"cümlesi:))
3-Ne sizi heyecanlandırır: :))Heyecanlı bir yapım var.Yenilikler heyecanladırır diyebilirim.
4-Heyecanınızı ne öldürür: Engeller...
5-En sevdiğiniz ses: Yüreğimin iki sesli ezgisi.Elini yüreğine koyan her insan var oluşunun ne güzel bir mucize olduğunu hissedebilir.Ve belki yaşadığı için şükreder...
6-Nefret ettiğiniz ses: Okulumuzdaki zil sesi,sınıfta kalorifer borusundan çıkan ve ders yapmamı engelleyen"fışssspışsssssssisssusssss"sesi:).Ha bir de yükses sesle konuşulmasından hiç hoşlanmam:)
7-Hangi mesleği yapmak istemezsiniz : İstemem değil de hastanelerde çalışamazdım.Kan görmeye dayanamadığım için ve hastane kokusunun beni rahatsız etmesi yüzünden...
8-Hangi doğal yeteneğe sahip olmak isterdiniz: Superman Superman olmak lazım bazennnn:)(Ama bu doğal olmadı:))
9-Kendiniz olmasaydınız kim olmak isterdiniz:İyi ki benim:)
10-Nerede yaşamak isterdiniz:Sevdiğimin yanında:)
11-En önemli kusurunuz:Çabuk sinirlenirim:)
12-Size en fazla keyif veren kötü huyunuz:İnsanın kötü bir huyu kendisine keyif verir mi?Çikolatayı çok sevmek bir kötülükse;evet ben kötüyüm!:))
13-Kahramanınız kim:O ve babam:)
14-En çok kullandığınız kötü kelime: Pokemon:)
15-Şu anki ruh haliniz:Ahh ahh...
Okul sonrası minyatür öğretmenler odasında toplandık .(Evet odamız çok küçük,paçalarımda 38,39,40 numaralı ayakkabıların izi var.Masaya sığamıyoruz:))Müdürümüz her zaman olduğu gibi yine aynı konuşmaları yaptı.Sıkıldım,sinirlendim.Öncesinde asker yemeğine gittik köy evine.Yer sofrasında şakalaştık,güldük.Mutluydum.Şimdi ise burnum tıkalı,nefes almakta zorlandığım için sinirliyim ve halsizim...Ruh halim ortaya karışık işte...
16-Hayat felsefenizi hangi slogan özetler : Mutlu olmak için mutlu etmek...
17-Mutluluk rüyanız:En sevdiğim dostumun adı Rüya:)Onun dışında mutlu olmak için rüya görmüyorum:)
18-Sizce mutsuzluğun tanımı : Sevgisizlik...
19-Nasıl ölmek isterdiniz : Yalnız ölmekten çok korkarım.Yatağımda ve huzurla...
20-Öldüğün zaman cennete giderseniz Allah’ın size ne söylemesini istersiniz:"Sen,razı olduğum kullardansın."
Ve bitttiiiiii:)
Müzik dinlemek istersen  tık
resim:google;görseller.

23 Kasım 2010 Salı

İçimdeki Köy Masalı...



Bizim köy…
Sahiplendiğim kadar bizim…
Minibüsün sesi yeni bir günün başlangıcı.Her zamanki yer;şoför arkası,pencere kenarı.Satranç tahtasına dizilen taşlar kadar sabit ve dik…
Belki onlardan biraz daha sevimli,daha merhametliydik…
U dönüşü yapılabilen hayatta,dönüş yapılamayan yollardan geçmek de zor.
Tesellisi ;kovan peşinde arı kuşları,tarlaya koşan fareler,hızımızla dallarından ayırdığımız sarı yapraklar…


Dağların zirvesinde şato olduğunu okurduk masallardan…
Biz zirveye çıktıkça masallardan uzaklaşırız.Mavi önlüklüler savaşçı edasıyla toparlanırlar okul bahçesinde.Hiza alır ve beklerler…
İneriz arabadan…
Eksikler belli olur sırada.İneğin peşinde koşanlar gecikirler,yüzlerinde un bulaşığı çocuklar erkencidirler…
Babasız erkeklerin saçları daha uzundur.Hafta sonu inilen şehirde ilgilenmez hiçbir berber.Elindedir bir tutam saç müdürün…
Müdür bilmez,müdür kızar,müdür keser…
Bir tutam acı…
Andımız ile Atatürk’ün açtığı yol yinelenir.Diz boyu karda açılan yol gibidir çocukların hayali…Hayal kurmaktan vazgeçmezler…
Öğretmen zilinin öncesi,simit çıtırtısı,çayın fokurtusu ve belki aç karnın gurultusudur…
Bir tatlı huzurdur kahvaltı muhabbetleri.Tadına doyamadan başlar ders…
Mevsim kış ise çocuklar kalorifer önündedir.Islak çorapları ise peteğin üzerinde…
Kapı açılır açılmaz başlarlar şikayete.Çıkmayanlar,konuşanlar,kuduranlar…
Kategorileri de kendileri kadar masumdur.
Masada bir elma bekler öğretmeni,eğer harçlığı var ise elmanın yerini öğretmenin sevdiği çokoprens alır.Çokoprensesleridir öğretmen onlar için…
Tenefüslerde itişirler öğretmen yanında yürüyebilmek için.Hele bahaneyle öğretmenin saçına,tenine dokunmaları…
Onlar için bambaşka bir güzelliktir…


Kin beslemez onlar.Öğretmen kızdıysa vardır bir sebebi.Susar,gözlerinin içine bakar.Canı yanarsa eğer duvar dibinde ağlar…
Düştüklerinde ağlamazlar.Yüzlerinden akan kanla öğretmen korkarken onlar kanlı elleriyle öğretmeni sakinleştirirler.Yarabandı kapatır yaralarını,asıl kapanmayan yaralar acıtır canlarını…
Sakınan gözlerine çöp batmaz;hiçbir zaman göze batmamıştırlar…
Ve sakınmamış…
Hasta olmazlar.Ders ile çelişen hayatlarıyla yeni bir ders vermiştirler hayata…
Babası kör,babası felç,babası yok,babası var ama yok!
Olanın da derdi çok…
Anneler tandır başında,kapı önünde,tarlada,mezarlıkta dua etmekte…
Kardeşler ellerinde sıcak ekmek,ayaklarıyla toprağı eşelemekte…
Ve onlar…
“Alçak” kelimesinin zıt anlamına “dürüst”yazacak kadar içtendirler.
En büyük hediyeleri defter kağıdından yaptıkları zarf içindeki mektuplarıdır.
Ve hediye,gazete kağıdına sarılı olan masum yüreklerinden kopan bir parça candır.
Öğretmene en güzel armağanı vermektir istekleri,niyet denizinden çekip çıkarırlar en güzel hediyeyi…
Attıkları şen kahkahaları…
Ve öğretmenleri çok sever onları…

İyiyi iyi değil,kötüyü iyi yapan,öğretimin yanına eğitimi katan,gece yatağına huzurla yatan öğretmenlere selam olsun!
Buketle değil de kökünden topakların sallandığı dağ çiçeklerim,yanağıma konan utangaç öpücüklerim var…
Bu gün benim!
Ben köy öğretmeniyim…

21 Kasım 2010 Pazar

Bi Garibim Sanki:)


Sevgili Dalgaları Aşmak,”garip alışkanlıklarımız”ile ilgili bir şeyler yazmamı istemiş.Teşekkür edip,cevaplıyorum:)


*Solumda birisi varken rahat yürüyemem,illa sağımda olmalı:)
*Kitapçıya girdiğimde ilk olarak kitapların sayfalarını koklarım,kitap kokusu manyağıyım.Bu alışkanlığım ise ilkokulda dağıtılan ünite dergilerini koklamakla başladı:)
*Alışveriş için dışarıya çıktığımda hiçbir şey almasam da çorap alırım.Ev renk renk çorap dolu.Bazılarının eşlerini bulmakta güçlük çekiyorum.
*Çayı sade içmem.Yanında mutlaka tatlı ya da tuzlu bir şeyler olmalı:)
*Dergileri ve gazeteleri sondan başa doğru okurum.Uzun paragrafları okuyamam,buna rağmen kitaplarımı nasıl bir çırpıda bitiriveriyorum bilemiyorum.
*Kafamda herhangi bir konuyu kurarsam(bilen bilir:))illa istediğim gibi olmalı,senaryoya ters düşmemeli.Manyakça bir şey olsa dahi:)
*Islak kapı koluna dokunmak…Oyoyoyyyy aklıma geldiğinde bile garip oluyorum.O an o kolu ıslatanı bir kılıç darbesiyle ortadan ikiye ayırmak geliyor içimden:)
*Jelibonları renklerine göre ayırıp yemek:)Hangi varlık benim gibi çaba gösterir bilemiyorum.
*Uyumadan önce beni rahatsız edecek hiçbir saç tokası,kolye ,küpe,yüzük üzerimde olmamalı.Ha bu arada alakasız ama yazmadan edemeyeceğim;uyandığında yastıkta saçını görüp”böceeeeeeeeeeek”diye yataktan fırlayan da benim:)Saçımın siyah olması böyle bir durum da yaratabiliyor:)
*Açık kapı olmamalı,açık kapılardan korkarım ben:)(Bir gıcırtı duydum sanki:))
*En olmadık durumlarda gülesim gelir.En feci olanı da bu bence…Zor durumda bırakabiliyor beni.
*Sinirlendiğimde kirpiklerimle uğraşırım.Bir sinir hali bu kadar mı belli edilir:)
*Evden dışarı çıkarken mesela saat 12.55 ise onun 13.00 olmasını beklerim.Seviyorum sayıları yuvarlamayı:))
Vuuuu..huuuuuuuuuu...işte ben de garibim:)
Hem de bi garibim:)
Ben de adım adsız,kiraz çiçeği,seyyah mimoza ve sakince'ye soruyorum:
Var mı sizde de garip alışkanlıklar?
resim:deviantart

16 Kasım 2010 Salı

Başlıksız olmalı bu başlık

Kahve,çikolata,kitap,hapşırıldıktan sonra bir kenara konan mendil,baba,abi...
Anne yok...
Anne İzmir'de.
Sıkıcı bir bayram sevgili okur.Okursan sen sıkılma olur mu?
Bugün şımarmak istiyorum.Hatta şımardım.
"Çok sevdiğim ve bir o kadar da değer verdiğim melek insana sevgiler.."diyen bir tatlı kuzucuk kutladı bayramımı,şımarttı beni çok...Okuması için babasıyla kavga etmiştim:)Cadı olmak lazım bazen...
Kuzucuk mu?
Anadolu Lisesi'ni kazandı.Öğretmen olacak inşallah...
Kuzu dedim de...
Kuzular evde kavurma olmakta şimdi değil mi?
Bu bayram dilerim ihtiyaç sahibi insanlar mutlu olurlar.Amaç sadece et yemek olmasa...
Poffffffffffff diyesim geldi.
Başlığı olmayan bir yazı da böyle olmalı...
"Ortaya karışık"
Kitap okuyorum.Ayrıntılı bilgi:tık

"Kitapyurdu"sağolsun bana birçok kitap ayıracı yollamış.Onları da kuzulara dağıttım.Bir heves bir heves...
Sırf ayıraç için kitap okuyan öğrencilerim var:)
Yeter ki okusunlar.Ama okuduklarını bana anlatırken uydurmasınlar:)
Bazen remix yapıyorlar, tüm kitaplardan kafalarına göre anlatıyorlar:)
Neyse sevgili okur...
Arada yazmak lazım böyle.
Yazmazdım da...annemi özledim be!!
Sen o zaman bırak yazdıklarımı bir kenara ,güzel bir şarkı dinle sayfamda.Gerçi sana kötü gelebilir,ama dinle benim için:)