24 Mayıs 2010 Pazartesi
camdan umutlar
Her sabah yüzlerine baktığım o çocukların farklı masalları var,mutlu sonla bitmeyen…
Öğlen arası öğrencilerimden birine “bana öğlen arası yemem için patates getirebilir misin?”dedim.Ondan bir şeyler istememin sevinciyle koşarak gitti eve.Geldiğinde annesinin öğle arasında beni yemeğe davet ettiğini söyledi.Utançla ne yapacağımı bilemedim.Emrivaki bir şekilde gitmiş olacağımı düşündüğümden sıkıldım o an…Boncuk gözleriyle bana hevesle bakan öğrencimi de kırmak istemediğimden gittim evlerine…
Kapının önüne kurulan sobanın üzerinde bir kazan,yanında boş dolaşmaktan sıkılmış toprağa uzanan bir köpek ve gökyüzüne yükselen dumanlar…
Eve tahta basamaklardan çıkarak giriyorum.Sendeleyip düşmekten korkar bir tavırla tutunmaya çalışıyorum yanımdaki tahtalara…
Bana kapılarını açan gönlü zengin bu kadın,tek göz odasının yanındaki mutfakta yiyecekler hazırlamış.Canım iyice sıkılıyor.Tek göz oda büyüdükçe büyüyor gözümde…
Sınıfta her şeyden bir haber anlattığım dersler aklıma geliyor.Türlü sorunları olan çocukların beni dinleyebilme ihtimallerini süzüyorum yüreğimden.Tortular kalıyor geriye,her şey kayıyor fikrimden…
Sıkılıyorum…
Renksiz hayallerini süsleyen renkli televizyon evin baş köşesinde.Odanın sağında gelinlik kadar beyaz bir yatak örtüsü,kırık masasıyla eğik duran ayna ve bir kanepe karşılıyor beni…
Yer sofrasına oturuyoruz birlikte.Allah ne verdiyse sunuyor bana,çocuklarla birlikte yemeği yiyorum.
Yemeği yiyemiyorum…
Eşinin uzun zamandır işsiz dolaştığından bahsediyor.Kendi tabiriyle “yapı yapmak istiyorum,çocuklar için,şehirde yaşamak bize hayal…”diye devam ediyor sözlerine…
Oluşturacağı yapı için hazırladığı ağaçlardan bahsediyor.Onları soymaya çalışırken ellerine batan çöplerden rahatsız dahi olmuyor.
Köyden sadece çocuklarının çıkabileceği umuduyla yaşıyor.Çocuk ise okuyup bir iş sahibi olduğunda memleketinden hatta babaannesinin mezarından uzak kalır diye köyü bırakamayacağını söylüyor.Kimi hayattaki ailesine bu kadar değer vermezken,çocuk mezardaki babaannesini sürekli ziyarete gidiyor…
Hayallerine bir an önce kavuşmak isteyen insanların o evi ziyaret etmesini isterdim…
Tahta basamaklar,gökyüzünden daha mavi duvarlar…
Ama en mühimi;
Candan sızan camdan umutlar…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
22 yorum:
"Candan sızan camdan umutlar…"
Daha güzel anlatılamazdı..O sıcacık sevgi dolu yüreğine sağlık...
Sevgilerimle
masum yürekleinde ne zengin hayaller gizlidir.çok güzel bir anlatımdı..sevgilerimle..
Gözlerim sulandı sadece. Bu kez ağlamadım Ezgim...
Burda gördüğüm öğretmenler geldi aklıma. Ve iki ay önce bana yaptıkları ev ziyareti. Çeşit çeşit haırlanmam, telaşım elbet daha önceden haber vermiş olmalarındandı.
Ve ben o günde düşünmüştüm. Bunları hazırlayamayan ailelerde vardır, hazırlayamadığı için mahçup olanda!...
Ve öğretmenlerin ziyaret sonrası kendi aralarında neler konuştuklarını az çok tahmin ettim.
''falan öğrencinin velisinin menüsü pek bi güzel değildi. O tatlı ne biçimdi yaa!..
Gördün mü evin eşyalarını...''
Umarım böyle bir konuşma geçmemiştir.
Ve sen güzel yürekli öğretmenim benim, biliyorum lokmalar boğazına dizildi, biliyorum onlara böylesi hayatı reva gören kadere sitem ettin, biliyorum o umutların gerçekleşmesi için dualar ettin...
Emin olki o yemekte umutlar bir kenara bırakılıp öğrencin ve ailesi çok ama çok mutlu oldular.
Muhakkak akşam muhabbetlerinin konusu sen idin.
Sanırım bu ziyaret hakkında saatlerce yazabilirim zira, girdim, gördüm ve duydum bende.
Sevgiler canım
Dalgaları Aşmak;İçimden geldi..:)Teşekkürler...
Bilge;Görmelisiniz buradakileri...Anlatımlarım onlara bağlı.Yaşıyorlar,yazıyorum...
Newbahar;İçim çok acıdı ablacım.İnan bu kadar üzülmemiştim...Onların iyi olması için dua ediyorum...
Güngör sevinçten havalara uçtu zaten...
Güzeldi.
Yorumun için teşekkürler...
Ne güzel ifade etmişsin yaşadıklarını hislerini..Senin yaptığın işe sarılmana ve verdiğin değere bayılıyorum..Şevkin hiç kırılmasın dilerim..
bu yaşanılanlar sanmaki yalnızca oralarda...yurdumun her yerinde mevcut...imece usulü vardır bilirsin ezgicik,hahhh işte tamda bu durumlarda hayata geçirilir var olandan yok olana paylaşılır...demem o ki;o köyün muhtarı belediye bşk.nı ne güne dutuyor senin bu yazıyı yazacağın zamandan daha kısadır (yardımcı olmak adına)yapmak isteyen için...kusuruma bakma doğrucu davutluk varya serde,işte bu nedenle ben dayanamıyorum konuşmak eleştirmekten ziyade yapılması gereken durumlarda hayata geçirilme taraftarıyım...umarım anlatabilmişimdir...sevgiyle kal
Emre'nin şarkılarına doyamayanlardansın sen de ben gibi :)bende...doyamıyorum :)
yine ne güzel satırlar sıralamışsın güzel sayfana.seni okumayı seviyorum...
Akheneton;Teşekkür ederim:)
Hikayeler;Sanmıyorum:)Biliyorum.Ve açık yüreklilikle söyleyebilirim ki yazmaya harcadığımdan daha çok zaman harcıyorum bazı şeyler için.Bunlar burada anlatılacak şeyler değil...
Sorun yardım etmek değil,sorun iş sağlayabilmek.Yardımla bitmiyor sorunlar.Burada edebiyat olsun diye yazmam biliyorsun beni.Yaşananların binde biridir bunlar.Bir gün anlatmak isterim sana...Dinlemek istersen ablacım.
Teşekkürler...
Birgüzelçift;Evet ya,çok seviyorum dinlemeyi:)Bu aralar sürekli dinliyorum:)
Teşekkür ederim,ben de seni okumayı çok seviyorum...
harikaydı yine yazın ezgicim .etkilenmemek , üzülmemek elde değil. bilinen şeyler aslında bunlar,ama yinede unutuyoruz galiba. duygularını böyle güzel ifade eden birinin elinden geleni yaptığı , ordakilere çok faydalı olduğu da kesin .
Sevgiyle kal güzel yürekli kız....
canım çok etkileyici bu yaızn
çok hassas
Allah yollarını açık etsin bu çocukların
emre aydın iyi geldi sağolasın
Hayata tutunmak için biraz zorluk, biraz sıkıntı, biraz mahrumiyet gerekiyor galiba... Çizdiğin tabloda onca fakirliğe ve yokluğa rağmen umutlar çok canlı... Çocuklar sanki daha bir bilinçli... Kendi çocuklarımı düşünüyorum da, istedikleri her şeyi alıyoruz ama mutsuz ve doyumsuzlar... Becerileri çok sınırlı... 13 yaşındaki bir çocuk bu güne kadar bıçakla hiçbir şey kesmemiş, bir tepsiyle çay servisi yapmamış, hiç karpuz kesmemiş, hiç elma soymamış, keserle bir ağaç yontmamış... Sanırım onca kıtlığa rağmen rsemini çizdiğn çocuklar daha mutlu, hayatla daha içiçe... Selam ve sevgiler.
Yaşamın her alanından derlediğim çalışmaları, yazarlarının izniyle "Bloglardan Seçmeler" adlı blogumda yayınlıyorum. İzniniz olursa sizin çalışmalarınızdan da seçtiklerimi, kaynak göstererek yayınlamak isterim. İyi günler dileğiyle.
Sabahattin Gencal
Elif;Güzel yorumun yüzümü gülümsetti...Sevgiler annecik:)
Mavianne;Karşılaştığım şeylerden bir kısmı sadece.Kendimce anlatmaya çalışıyorum...Çok teşekkürler...
Deliler Teknesi;Zeynep öğrencim.10 yaşında.Ve o şimdiden bir küçük anne.Her şeyi yapabiliyor.Yapmak zorunda olduğu için..
Öyle işte...
SabahattinGencal;Tabiki,kaynak gösterip yayınlamanız beni de mutlu eder...
Sevgiler
Candan sızan camdan umutlar...
Bizi yaşama bağlayan da onlar değil mi?
oyumben;Benim hala umudum var...
ben de merakla flash forward izliyorum canım
zevklerimiz aynı desene
izlememi önereceğin filmler varsa alayım :))))
sevgiler
Sevgili Öğretmenim,çok duygulanarak okudum yazınızı.Otuz iki yıl öncesine gittim,sizi gördüm kendimde.Siz de bir umutsunuz ,benim hiçbir zaman kaybetmediğim ve kaybetmiyeceğim bir umut.Sevgiler size.
Mavianne;Tabiki:)Paylaşırım hemen:))
Gökçe7;Hoş geldiniz sayfama:))
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim:)
İzniniz üzerine, çalışmanız "Bloglardan Seçmeler"de yayınlandı. İyi günler dileğiyle.
Yine sana özgü ve yine yaşamın gerçekleriyle yüzleşmemizi sağlayan yazılarından biri daha. Demiştim ya daha önce de, içimde bir yerelere dokunuyor bu anlattıkların.
O evde yaşayanlar gibi ne kadar çok insanımız var aslında.
Sen oralarda hayatın gerçek yüzünü görüyorsun Ezgi, bu yüzden sevdim seni ve yazılarını.
sevgilerimle...
www.hayatizlerim.com
Yorum Gönder