6 Mayıs 2010 Perşembe
sözlerimin hapsindeyim:)
Dilin kemiğinin olmadığının ispatı sözlerim vardır benim.Fazla doğallığımın etkisi altına giren cümlelerim yüzümün kızarmasına,utanmama,düzeltmek için bin türlü yol denememe neden oluyor.Neyse ki sonucu sadece birbirine benzeyen gülücüklerle bitiyor.
İşte birkaç örnek:
*Köy yolunda araba sayısı çok azdır.Hele bizim okula gelen araba,ya müfettişin olur ya valinin…Kimseler uğramaz pek okulumuza.Bir araba yanaşırsa da ufo gören masum köylü gibi araba gören masum öğretmenlere dönüşüyoruz...
Dışarıda bir araba görüyorum.Öğretmenler odasına minibüste dinlemek zorunda kaldığım”aşkımız buraya kadar”adlı şarkıyı dilime dolayıp giriyorum.İçerdeki kalabalığı umursamadan”yaaa bir amca arabasıylaaa gelmiiiş,aşıcılar(çocukların deyimi:) mı geldiii?”dememle,bir konu hakkında bilgi vermek için okulumuza uğrayan beyle göz göze gelmem bir oluyor.Adamın sadece gülümseyişini hatırlıyorum:)Bakar kör olan ben,içerdekileri gözlemlemeden pat diye konuşuyorum.Sonuç:utangaç bir gülümseme…
*Arkadaşa cep telefonu almak için bir telefon mağazasına giriyoruz.Tatlı dilli,güler yüzlü satıcımız bize bir telefon öneriyor.Cam masanın altından çıkardığı telefonu gösterirken ben”ama bu aynı televizyon kumandasına benziyor”diyorum.Genç adam”ben de bu telefondan kullanıyorum”diyerek o tatlı gülümseyişinin zıttı bir tavırla yüzüme bakıyor.Arkadaşım beni dışarıya doğru itekliyor.
*Öğretmenler odasında otururken gazetenin sinema sayfasında bir haber gözüme ilişiyor.Haberde yeni çekilen,içeriğinde vahşet dolu görüntüler olan korku filmini ,tek başına seyredene büyük bir ödül verileceği söyleniyor.Diğer öğretmen”ben izlerim”derken ben “vardır böyle psikopat ruhlular”diyorum.İkimizin cümleleri çakışıyor.Yani az önce söylesem belki sorun olmayacaktı ama neticede “ben size demedim”li cümlelerle dediğime pişman oluyorum…
*Evimizde akrabalarımızı ağırlıyoruz.Yemekler yeniyor,sırayı tatlı sohbetler alıyor.Konu evimizin mimari durumuna geliyor.Ben”ya kim yapmışsa cidden bazı şeyleri becerememiş.Nereden buldu bu çizimi?”diye söze karışıyorum.Annemin dayısı o esnada lavaboya gittiğinden annem beni dürterek”onu dayım çizdi,şanslısın ki odada değil!”diyerek beni uyarıyor.Şanslı olduğumu düşünüyorum…
Masum bir şekilde ağzımızdan çıkıveren cümlelerimiz tehlikeli boyutlara ulaşabiliyor.Herkesin vardır böyle anıları.Ama herkes benim kadar şanslı mıdır bilemem:)
Havadan nem kapacak durumlarımızda sevdiklerimizin söyledikleri sözler ağzımızdaki lokmalar gibi büyür durur.Alınırız,kırılırız,sinirleniriz,değişik tepkiler veririz.O an onların hangi hislerle söylediklerini düşünemeyiz.Ben bu konuda kendimi çok irdelediğim için her şeye alınmamaya özen gösteriyorum.Bu biraz beni zorlasa da:)
**
Bu aralar parmağım da beni zorluyor…
Mayıs ayı,sağ elimin mümkün olan bütün hasarları gördüğü aydır.İki sene önce bir hışımla tahtayı silerken elimi incitmiştim.Doktor bile güldü halime.Tahta silerken elini inciten öğretmen…:)
Geçen sene de burada yazdığım bir problem yaşamıştım.Serçe parmağım kırılmıştı top oynarken.Birkaç hafta alçıyla dolaştım…
Ve yarın bir aksilik çıkmazsa yine doktora gitmek zorundayım.Sağ işaret parmağımın eklem yerinde can acıtıcı bir kemikleşme oluşmuş.Herhangi bir şeyi kavramaya çalışırken büyük sıkıntı yaşatıyor bana.Ve ben önemli bir şey olmaması için dua ediyorum.
Dua edin de bir şey çıkmasın olur mu?
Herkese sağlık dolu günler diliyorum…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
9 yorum:
Senin kadar çok pot kıran yok sanırım çevrende:))
Çok komiksin Ezgim, tertemiz kalbinin ışıltıları bu masum, zararsız potlar.
Ellerin sana lazım Ezgi Öğretmen, daha dikkatli ol ve umarım dr bey amca güzel haberler verir sana.
Geçmiş olsun, iyi haberlerini tez ver Newbahara emi.
Deneme 4:))Blogcu artık üyelerini de spam sayıyoooo:s
Geçmiş olsun Ezgicik. Hayırlı haberler alırsın inşallah doktordan
Her insanın bolca yaşadığı şeyler bunlar. Ama başkasına anlatabilmek ve kendinle dalga geçebilmek çok daha güzel. Hayatta zaten böyle bir şey değil mi?
Newbahar;Doktordan yeni geldim,iltihaplanma varmış:((
İlaç yazın nolur iğne falan uğraşmasamm:)dedim:))
Eğer geçmezse masum parmağım iğne darbelerine maruz kalacak..
Doktorla aramda geçen muhabbet:
doktor:Dinlenmeniz gerekiyor,parmağınızı fazla kullanmayın.
Ben:Ama ben örtmenim,işim bu:))
Doktor:Şöyle yazsanız işaret parmağınız olmadan
Ben:hı??????
Doktorda sevimli gülücükler:)))
Doktorla anlaşma yapan ben,reçeteye ilaç yazdırarak sıyrıldım güya...
İnşallah bir şey olmaz ilerde...
Tedirginimm;Ya blogcu iyice şaşırdı artık.Uğramak bile istemiyorum...
Sağol canım
Mehmet Bilgehan Merki;Böyle olmasaydı etrafımdakileri de yaptığım hatalarla üzebilirdim.Ama onlar gülümsüyorlar:)
BANA BENDEN OLUR HER NE OLURSA BAŞIM SELAMET BULUR DİLİM DURURSA
İçinden geçenleri olduğu gibi söylemek çok rahatlatıcı fakat aynı rahatlama genelde dinleyende olamıyor.
Işıl;Güzeldi...
oyumben;dinleyenleri iyi seçmek lazım...
tesekkurler
Yorum Gönder